Her şey Pandemi ile Başlamadı

Yeni çağın gereklerine uyum, dijital dönüşüm ve belirsizliğin arttığı koşullarda çalışma hayatı gibi kavramlar uzun süredir dillerde, dergi kapaklarında ve İK zirvelerinin duyurularında baş köşedeydi. SARS-2-CoV19 pandemisinin Mart 2020’de ülkemizin ve dünyanın gündemine yerleşmesiyle birlikte yıllardır konuşulan bu kavramların çoğunlukla dillerde kalmış olduğuna tanıklık ettik.

Geçtiğimiz sonbahar aylarında Şensezgin&Kurmuş Danışmanlık’tan Zeynep Kurmuş beni ve Bekir Ağırdır’ı (Konda Araştırma) bu kavramları dilden eyleme geçirme yolları üzerinde bir çalışmaya davet ve dahil ettiğinde Çin’deki ilk vaka henüz bildirilmemiş, hayatın akışı pandemi ve beraberindeki altüst oluş yönüne girmemişti. Ama dünyanın gittiği yönün eskisinden çok farklı olacağını öngören, bu konuda düşünen ve eyleme geçmiş ya da geçmekte olan çok sayıda üst düzey yönetici ile bir araya gelip düşünme fikri yeterince çekiciydi.

CEO’ların bugün organizasyonlarındaki mücadeleleri, bu mücadele içerisinde insan yönetimi meselelerine yaklaşımları, kişisel çabaları, gelecek hayalleri ile ilgili paylaşımlarını duyup tartıştığımız bu çalışmanın sonunda  Şensezgin&Kurmuş Danışmanlık ekibi organizasyonların insan yönetimi meseleleri ile ilgili görüşlerini bir araya toplayan bir rapor yayımladı.

Bu rapor, Konda Araştırma (Bekir Ağırdır) ve Güzel Günler Kliniği (Yankı Yazgan) katkılarıyla, “kurumsal hayatta insan yönetimi ile ilgili temel meseleleri Türkiye’de farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmaların CEO’larının perspektifinden ortaya koyuyor.

Rapor Aralık 2019-Mart 2020 tarihleri arasında CEO’lar ile gerçekleştirilen ortak akıl çalıştayı ve takip eden birebir derinlemesine görüşmelerin bulgularına dayanıyor. Bir de özel Covid-19 önsözü var.

Raporda görüşleri yer alan CEOlar ortalama 25 senelik iş ve yönetim hayatına sahipler.  Bulguları başka bir ortak akıl çalıştayında ortalama 3.5 senelik deneyimdeki 40 genç İK çalışanıyla test edildiğindeki sonuç sizi şaşırtır mı? 20 CEO’nun bugün insan yönetimi konusundaki ilk hayalleri ile 40 genç İK’cının ilk sıradaki istekleri ve zorunlu gördükleri aynı:

  • Hiyerarşiden arındırılmış bir ortam, kendi işinin/performansının/hedeflerinin sorumluluğunu alan, yetkilendirilmiş mutlu ekipler

CEOlarla yaptığımız ortak akıl çalıştayında başka gözlem ve bulgular da vardı. Raporda çok güzel biçimde özetlenmiş:

  • CEO’ların hepsi kendilerinden büyük bir davaya, bir toplumsal meseleye veya topluma bir alanda katkıya hizmet heyecanı var. Şirketlerinin hikayelerinden gurur duyuyorlar. Bu davadan anlam bulan çalışanlardan oluşan bir organizasyon yaratmanın da öneminin altını çiziyorlar.
  • Değişim yönetimi tüm şirketlerin gündemi. Bu değişim gündeminde yüksek iş performansı ile ilgili işaretleri yakaladıktan sonra, insan meselelerine daha derinden ve daha yaygın şekilde el atmayı seçmek yaygın bir uygulama.
  • Doğru ekip ile ilerlemek çok kritik. Doğru ekip ise teknik becerilerin ötesinde tercih edilen yaklaşımlarla tarif ediliyor. Performans kadar şirket kültürüne uyum CEO’lar için çok önemli bir kriter.
  • Doğru ve yetkin insanı bulmak ve tutmak ise hem bugün hem gelecek için çok önemli bir gündem.
  • İnsan yönetiminde tercih ettikleri ise, mutlu çalışanlar için prensip bazlı, tutarlı, adil, şeffaf, dahil edici, katılımcı yaklaşımlar ve hesap verilebilirlik.
  • CEO’lara göre insan yönetimi meselesi çok evrensel, Türkiye’ye özel bir durum yok. Ancak CEO’lara göre Türkiye’deki yöneticilerin özellikle en ayrıştığı yer duygusal oluşları. Bu nedenle, tüm yönetim kademeleri dahil, birbiri ile konuşamama, iş konuşamama, net konuşamama hala en büyük dert.”

Bu son madde değişimin kişi ve kurum düzeyindeki gelişim çalışmalarıyla sağlanabileceği önemli bir alan. Dayanıklılık, “yıpranmadan ve yıpratmadan yönetmek” gibi başlıklarla tanımlanabilecek bu alanda doğru yere odaklanma, karşısındakini dinleyebilme ve anlayabilme, öncelik ve önem ayrımını doğru yapabilme ve kendini nerede tutacağını, nerede bırakacağını bilme gibi çocukluktan başlayarak kazandığımız beceriler var. Bu becerilerin çoğuna sahip olmamıza rağmen neden kendiliğinden devreye girmiyorlar da, ek çaba gerekiyor? Bu da içinde olduğumuz dönemin bizden talebi.  Yazdıklarımı Linkedin ya da kendi Websitemde takip edebilirsiniz.

 

Şensezgin Kurmuş Danışmanlık tarafından, Konda Araştırma ve Yankı Yazgan ve Güzel Günler Kliniği katkılarıyla hazırlanan raporu incelemek için tıklayınız.