Toplamı Parçalarından Büyük

Liderlik sadece bir özellikler toplamı değil bu özelliklerin ürettiği duruş ve davranıştır. O nedenle değişik araçlar ile saptayabileceğimiz aranan özellikleri taşıyan liderlerin arasından hangileri ömür boyu lider adayı kalıyor, hangileri kendilerine doğan fırsatlarla lider olacak davranışları gösteriyorlar?  

Liderlik ile ilgili önemli özelliklerin sıralanmasının istendiği bir LinkedIn-HBR anketinde empati, vizyon, cesaret gibi özellikleri herkes sıralamakta yarışıyor. Liderde olması gereken özelliklerin genellikle bu 3-5 kelime etrafında dönüyor olması liderlik zirvelerinde söylenenlerin ne kadar etkili olduğunu, sloganlaştırılmış sözlerin nasıl kolayca benimsendiğini ama bir süre sonra anlamının kaybolmakta olduğunu, yaşama pek yansımadığını düşündürüyor. Hatta bu özellikleri vitrinine büyük harflerle koyan kişileri (yeni) lider olarak ilan etmekte hiç vakit kaybetmiyor, yaptığı davranışları da liderlik özelliğinin ölçütü olarak belirliyoruz. (2010) 

xxx

‘Dünyamızda liderden yana bir eksik yok’ diye yazısına başlayan Prof Petriglieri özetle “her şey var, amaç yok” demekte.  

Petriglieri’ye göre tuzu kuru olarak tanımlanabilecek yerleşik oturmuş kurum ve toplulukların başında olanların fazla liderlik yapmasına gerek kalmayan bir düzen var; bir anlamda ‘top çevirme’ şeklinde cereyan eden bu liderlik, zaten belirlenmiş ve değiştirilmesi planlanmayan bir takım maddi hedeflere dönük, küçük bir grubun işine gelen, toplumun kalanının pek umursanmadığı bir biçimde ‘lead’ etme işi sürüp gidiyor. Liderlerin önemli bölümü de bu liderlik pek gerektirmeyen amaçsız ama hedeflere dönük ‘lead’ etme işine gönüllü. 

Henüz yerleşikleşmemiş olan topluluk ve kurumlarda ise lider ihtiyacı daha yoğun, yönelinecek amaçlar belirsiz, imkanlar kısıtlı. İşlerin iyi gitmemesi liderlerin ‘soft skill’lerinin eksikliğine, yeni çağın ihtiyaçlarına yeterince yanıt verecek özellikleri kazanmamışlığa bağlanıyor. O zaman ne yapalım? Bu becerileri kazandıracak eğitimlere, coaching’e, lisansüstü programlarına daha fazla zaman ve para ayıralım, liderlerimizi dayayıp döşeyelim, donatalım. (2013’te 45 Milyar Dolar harcayalım, masrafları son 4 yılda yüzde 39 arttıralım).  

Güvenliği sağlamak için daha yüksek duvarlar inşa edelim, daha fazla silahlanalım, güvenlik görevlisi sayısını katlayalım, demek gibi bir şey. Kendimizi ne olduğu belirsiz düşmanlardan korumak için debelenerek güvenlik sağlamaya benzer biçimde bir lider üretimine girmeye, amacın belirsiz olduğu bir yola götürecek kılavuz aramaya odaklanıyoruz. 

Yoksa iyi lider aramak ya da yetiştirmek yerine yüce bir amaç mı aramalıyız? Kurumlarımızın amaçları ile toplumun ihtiyaçları arasındaki senkronizasyonu sağlayamazsak, kendi başımıza mutlu olduğumuz, ancak bizden başka herkesin mutsuz olduğu bir ülke ya da dünyada ne yapacağız? (2013) 

xxx

Liderliğin temel parçalarından birisi önemli durumlarda ‘lead’ edilen sistemin sürdürülebilirliğini sağlamaya dönük ‘önemli’ kararlar almak olarak tanımlanabilir. 

Önemli kararlar sadece akıl ve mantık ürünü değildir; özellikle zamana sıkışık koşullarda duygu ve sezgi sistemlerinin tetiklediği süreçler karar mekanizmalarımızın ‘seçimleri’ni belirleyebilir.  

Beyin işleyişini ve gelişim içinde biçimlenişini anlamamız ölçüsünde daha iyi analiz edebildiğimiz karar mekanizmalarını verimli ve kontrolumuz altında işletebilmek liderlik niteliklerini keskinleştirir. 

Beyin işlevleri, davranışlarımızı ‘bilmeden’ etkilese de, son tahlilde özgür irademizden bağımsız değildir. Düşünce ve duygularımız da beynin otomatik süreçlerine dayalıdır, ancak onlardan ibaret değildir. 

Davranış düzeyinde ‘alışkanlık’ olarak adlandırdığımız otomatik süreçlerin öğrenilmesi (moleküler düzeyde kalıcılığı sağlayanı proteinlerin üretilmesi ve uygun noktalarda depolanması) hayat boyu devam eden, yaş dönemi özelliklerine göre farkılıklar gösteren bir temel gelişim boyutudur. 

Hedefe dönük davranışlar insan beyninde son 30 Bin yılda gelişmiş nisbeten ‘yeni’ mekanizmalardır. Hedefi belirleyici rol oyanayan altyapı (prefrontal korteks) işlek, beyin dokusu gelişimi optimal olduğu ölçüde ‘doğru’ (bağlama uygun) hedefe ‘doğru’ yoldan gidebiliriz. Hedef belirleme ve hedefe gidecek yolu seçme ise, risklerin hesabını ve olası belirsizliklere göre durum almayı içerir. 

Risk ve belirsizliğin, bir bakıma geleceğin, yönetimi ve kontrolu çabası üzerine kurulu olan iş (ve kişisel) yaşamımızda hedefe dönük davranışlarımızı kendimiz belirleyebiliriz.  

Hedefimiz başarı ve mutluluk ise, başarısızlık ve mutsuzluğu anlayabilmemiz de önemli. Bu anlayış yaşanan deneyimlerden bir anlam çıkartabilenlere bir avantaj sağlıyor. Liderlik yapacak olanlarımızın yaşadıklarını anlayabilen ve anlam verebilenler arasından çıkmasını bekliyoruz. (2014)