Okula Dönüş (2) – Uzaktan eğitim deneyimlerinden çıkarttıklarımız

*Bu yazı Uzm. Psk. Dan. Şükran Başarır tarafından yazılmıştır. 

Alandan Sesler

Okulların çocuk ve gençlerinin sosyal ve duygusal gelişiminin sağlandığı, ruh sağlığının korunduğu duygusal güvenliğinin olduğu yerler olması amaçlı araştırma ve uygulamalarımızı 1990lardan bu yana  yürütmekteyiz. Bu çalışmalardan kişisel ve mesleki olarak çok şey öğrendim. Öğrendiklerim arasında en önemlisi ise, okullardaki paydaşların görüşlerine kulak vermek, kendi doğru bildiklerimizi alandakilerin deneyim süzgecinden geçirmenin gereği oldu.

Kendim ve klinik arkadaşlarımın bulgularını ve çalışmalarını websitemizde ve sosyal medyada yayımlamaktayız.

Yazdıklarımızın yanısıra kamu ve özel okullarda çalışan meslektaşlarımızın görüşleri ve deneyimlerine dayalı yazıların önümüzdeki karmaşık ve çapraşık dönemde yol gösterici olacağını düşünüyorum. Deneyimli psikolojik danışman Şükran Başarır geçtiğimiz okul yılına aynı anda birçok pencereden bakarak yaşadıklarını ve yaşadıklarından çıkardıklarını yazıya döktü. Ben de paylaşmak istedim. Eğitimde özelleşmenin teşvik edilmesi sonucunda eğitimdeki payı artan özel okullarda sürecin nasıl yaşandığında ilişkin fikir vermenin ötesinde, özel kamu bakmaksızın yapılacaklar hakkında düşündüren ve yol gösteren bir yazı olduğunu düşündüm. (8.2020, Yankı Yazgan)

Bu noktada  yazımın en başında belirttiğim gibi, “Yeni uzaktan eğitim dönemini herkes için kolaylaştırmak adına, farklı uzaktan eğitim deneyimlerimizi hep birlikte daha etkin değerlendirip, bu önümüzdeki süreci en iyi şekilde nasıl yönetebiliriz?” sorusuna en kapsamlı cevapları bulabilmemiz amacıyla geçtiğimiz uzaktan eğitim sürecine dair önemli bulduğum bazı ayrıntılara da değinmek isterim.

 

* Öğretmenler hem müfredatı yetiştirme, hem çocukların eksiklerini kapama ve gerekli akademik destekleri sağlama, hem okulun ve velilerin taleplerine yetişmekte inanılmaz zorlandılar. İnternet sıkıntısı yaşayan öğretmenler okula ya da yakınlarının evlerine taşınıp durdu ama bu aslında hiç de kolay olmuyordu. Bazı okullar bu süreçte öğretmenlerinin internet paketi ve telefon konuşmaları masraflarını karşıladı, bazı okullar karşılamadı ve bu bazı öğretmenler için önemli olabildi. 

 

* Kendi öğretmen olan ya da evden yoğun çalışmak zorunda kalan bazı anneler evde herkes için ayrı bir bilgisayar yoksa bilgisayarı çocuklarıyla paylaşmak zorunda kaldılar; ya çocuk ya anne ciddi mağduriyetler yaşayabildi. Bazı kardeşler tek bilgisayarı paylaşmak zorunda kaldı ya da bazı çocuklar dersleri ancak telefondan takip etmek durumunda kaldı, bu tür zorluklar eğitimin verimliliğine çok olumsuz yansıdı. 

 

* “Evde olunduğu için” herkes herkese istediği saatte ulaşabilmek istedi, sınırlar neredeyse tamamen kayboldu; veliler öğretmenlere veya PDR’ye mesai saatleri dışında da ulaşmak istedi, hemen kendilerine geri dönülmediğinde tepki gösterebildiler. Okullar mesai saatleri dışına, Cumartesi gününe ya da hatta resmi tatil günlerine toplantı koyabildi, her gün her saat öğretmenlerden iş istenebildi. Geri dönüşlerin gecikmesine kimsenin tahammülü yoktu. Evrak/döküman işi çok arttı ve evden bu işleri takip etmek özellikle bebekli ve çocuklu öğretmenler için çok büyük zorluk oldu.

 

* Bazı okullar uzaktan eğitim sürecinde çocukların okul formasını giymesini zorunlu tuttu, bu bazı ailelere iyi geldi bazıları için “fazla zorlama” oldu. Forma bir yandan belli bir disiplini ve aidiyeti getiriyordu belki ama bir yandan da ev ortamında hatta çocuğun kendi odasındayken formayla oturması sanki tuhaf da hissettiriyordu bir yandan.

 

* Bazı okullar ders saati boyunca zoom ekranının açık tutulmasını zorunlu tuttu, bazı okullar “özel alan-kişisel tercih” diyerek buna hiç müdahale etmedi. Veliler “Oğlum ekranını kapatıp uyuyor, başka birşeyle ilgileniyor, öğretmen hiç farkında olmuyor” diye büyük tepkiler gösterebildi. Lise çocukları “Ekranımı açmaya beni kimse zorlayamaz” diye tepki gösterirken, ilkokul çocukları bile ekran ve/veya ses kapamayı hemen ilk günlerde çözdü ve sıklıkla her canları istediğinde uyguladı.

 

* Velilerden “Çocuğum derslerini takip edebiliyor mu, eksiği oluyor mu, düzenli bilgilendirilmek istiyorum” talepleri arttı, öğretmenler bu talebi karşılamakta çok zorlanabildi. Böyle bir takip böyle bir dönemde ne kadar mümkün olabilirdi, bu yeterince tartışılmadı. 

 

* Çocukların bazılarının hayatından hareket ve spor tamamen çıkınca çok ciddi kilo almalarla karşılaşıldı. 

 

* Bazı okullarda öğretmenlerle sözleşme yenileme süreci bu süreçte tam bir kaos yaşandığı için aksadı; bu bazı öğretmenlerde büyük kaygılara neden oldu, bu nedenle okul değiştiren öğretmenler oldu, bazı okullar bu konuda büyük zorluklar yaşadı. 

 

* Bazı veliler “Ders dışı etkinliklerden ve Kolejlerin geniş imkanlarından faydalanamadıktan sonra bu kadar büyük okul ücreti ödemenin anlamı ne olacak?” diyerek kayıt yenilemeyi ertelediler ve veliler-okullar arasında bu konuda her iki tarafı da zorlayan diyaloglara girildiği oldu.

 

* Bazı okullar hiç olağanüstü bir hal yokmuşçasına, bire bir okul ortamını “online eğitim” olarak sürdürmekte ısrarcı oldular. Sabah 8:00 gibi tam gerçek okul saatinde başlayıp tam okul bitiş saatine kadar, teneffüs arası, yemek arası dahil bire bir okul saatlerini devam ettirip, kulüpleri dahi yapmaya çalıştılar. Bu bazı veliler tarafından çok olumlu karşılandı, bazı veli ve öğrencileri ise inanılmaz yordu, zorladı. Bunun dışında günde sadece birkaç zoom dersiyle devam eden okullar oldu.  Bu, bazı veliler için çok makuldü ama bazı veliler için asla gerçek eğitimin yerini tutamazdı. Bazı çocuklar için birkaç zoom dersi çok yeterliydi, fazlası zaten dayanılmaz olurdu; bazı çocuklar için ise bu kadarı bile çok sıkıcıydı ve dayanılmazdı. Bir grup çocuk için ise gerçek okul olmadıktan sonra bu şekilde ne ne kadar öğrenilebilirdi ki? Özel okullar arasında günlük ders saati sürelerinde devasa büyük farklılıklar gözlemlendi ve bu hem veliler hem öğrenciler arasında bitmeyen kıyaslamalara sebep oldu ve bu kıyaslamalar özellikle okul idarecilerini çok zorladı. 

 

* Beden eğitimi, resim, müzik, seramik, drama gibi uygulamalı derslerin verimliliği elbette ki sağlanamadı ve bu çok öğrenci ve veli için büyük bir kayıp ve üzüntü kaynağı oldu.

 

* Yabancı dil ve 2.yabancı dil eğitimlerinin verimliliği büyük bir grup için önemli bir kaygı ve gerilim oluşturdu. 

 

* Her gün antrenman yapan sporcu çocuklar olağanüstü zorlandı. Bazı çocuklar evde kendileri bir antrenman temposu oluşturmaya çalıştı, bunu çok iyi yöneten çocuklar olabildiği gibi, protein tozları vs yönelen ve aşırı yoğun spor yapan ya da sporu çok keskin şekilde bırakıp hızla kilo alan çocuklar da oldu. Sporcularda hem psikolojik destek hem antrenör desteği her zamankinden daha fazla gerekli ve önemli hale geldi ama bu destek her çocuk için aynı etkinlikte sağlanamadı. Okul basketbol takım kaptanı olan, yıllardır haftada en az 4-5 gün antrenman rutini olan bir öğrenci şöyle söylüyordu “Haftalardır elime top değmedi, tavana zıplıyorum artık, bu kafayla derse nasıl odaklanayım?”

 

* PDR görüşmelerine talep çok arttı, PDR öğretmenleri “evden çalışarak” bu talebe yetişmekte çok zorlandı. Veliler de öğrenciler de telefon görüşmelerinden çok görüntülü görüşmeleri tercih etti; skype veya whatsapp görüntülü görüşmeler gerçekleşti. En zoru çok çeşitli sebeplerden dolayı bu görüşmelerde mesai saatinden çıkılıyor olunmasıydı. Tüm öğretmenler gibi PDR çalışanları da bu süreçte çok yoruldu, ekrandan yapılan görüşmelerin yüz yüze görüşmelerden çok daha fazla yorucu-tüketici olduğu hissedildi

 

* Bu süreçte okul çalışanları da aileler de sürekli “tetikte” oldular, bu çok yorucu ve hırpalayıcı bir haldi; akşam geç bir saatte okuldan/öğretmenden ertesi güne dair bir mesaj gelebildi, idareden öğretmenlere bir değişiklik/güncelleme bilgisi gelebildi vs. Son anda ders saati, ders formatı veya ödev yönergesi değişebildi ve buna ayak uyduramayanlar olabildi

 

* Öğretmenler açısından asıl zorluk yeni teknolojilere ayak uydurmak değil, çocuklarla duygusal-sosyal iletişime uyumda zorlanmak, onlara ekrandan ulaşabilmek oldu

 

* İçlerinde hem yetişkin hem çocuk ve gençlerin bulunduğu oldukça geniş bir grup artık hiçbir şekilde okumaya konsantre olamadığından yakınıyordu; dikkatler çok dağılmıştı.

 

* Bire bir üzerinde çalışmadığım için kapsamlı bir şu anda değerlendirme yapamayacağım, ama değinmeden de geçemeyeceğim bir konu da özel eğitim ve BEP desteği gerektiren öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde nasıl zorda kalmış olabilecekleridir. Bu konu başlı başına apayrı bir çalışma gerektirmektedir ve kesinlikle pandemi&uzaktan eğitim süreci karmaşasında ihmal edilmeyi tolere edemeyecek önem ve önceliktedir. 

 

Daha pek çok konu ve ayrıntı özel bir ilgi ve çalışma gerektiriyor olabilir; “Uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirme” gibi. Düşünmeye ve deneyimlerimizi paylaşmaya devam etmek bu nedenle çok anlamlı ve değerli olacaktır. 

 

Kısaca, “ev” “okul” olamadı, “online okul” da “okul” gibi olamadı. Çocukların arkadaşlık ve canlı etkileşim ihtiyacı elbette ki tam olarak karşılanama(z)dı. İdareci-öğretmen-veli-öğrenci herkes pandemi sürecine hazırlıksız yakalandığı için, tüm süreç herkes için şüphesiz ki çok zor oldu. Yine de, bu herkesin ilk kez karşılaştığı olağanüstü şartlarda uzaktan eğitim pek çok yerde “olabildiğince” hızlı gelişti ve verimli geçti denebilir. Ancak, şimdi yeniden benzer bir sürece girerken, artık sürece dair çok daha fazla bilgiliyiz ve deneyimlerimizden dersler çıkarmakla hepimiz sorumluyuz.

Muhakkak ki ilgili herkesin bu önümüzdeki uzaktan eğitim sürecini yönetmekle ilgili yine desteğe ihtiyacı olacak, ama öncelikle herkesin bu sefer daha iyi baş edileceğine dair umuda ve inanca ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. “Geçen sefer neyi farklı yapabilirdik?”, “Ne nasıl daha etkin yapılabilir şimdi?”, “Neyi asla tekrarlamamalıyız?”, “Tam olarak neye/kime ihtiyacımız var?”, En iyi yürüyen şey neydi, en çok zorlanılan şey neydi?” gibi kritik soruları ivedilikle uzaktan eğitim süreciyle ilgili herkese sormaya ve hızla eylem planlarımızı oluşturmaya odaklanmalıyız şimdi.

 

Pandemi sürecinde evde kalarak uzaktan aile danışmanlığı vermeye çalışan, 20 yıldır okullarla ve ailelerle çalışan bir uzman ve aynı zamanda iki çocuklu bir ilkokul velisi olarak,  iki oğlumun veli whatsapp gruplarını da hem “anne” hem “uzman” gözüyle takip etmeye çalıştığım 13 Mart-19 Haziran aralığındaki uzaktan eğitim dönemiyle ilgili bireysel deneyimlerimin yanı sıra danışanlarım ve çevremdeki yakınlarımın deneyimlerine de yer verdiğim bu metinde hem tanık olduğum bireysel yaşantılara hem de bir takım genellemelere yer vermeye gayret ettim.

Bu zor süreç her çocuk, her aile ve her okul için çok farklı yaşanmış olabilir ve bu metinde pek çok nokta eksik kalmış olabilir. İşte tam da bu nedenle, önümüzdeki sürecin hepimiz adına en verimli şekilde  yönetilmesine dair olabildiğince çok katkıya, görüş ve öneriye kesinlikle çok ihtiyaç var.  Metnimin bu son bölümünde, kendi bir takım önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyor, aynı zamanda sizlerden de değerlendirme ve önerilerinizi kurumsal@ydydanismanlik.com ve/veya sukranbasarir@gmail.com adresine iletmenizi rica ediyorum.