Ekran Maruziyeti

*Bu yazı  Tuğba Didem KUŞCU, Çocuk ve Ergen Psikiyatrı tarafından hazırlanmıştır.

 

(Not: Bu yazıda ekran sözcüğünden kastedilen televizyon, tablet, telefon ve bilgisayar gibi tüm ekranlı cihazlardır.)

Çocukların ekran karşısında vakit geçirmeleri ile ilgili farklı görüşler mevcuttur. Bazı bilimsel çalışmalar çocukların özellikle erken yaşta ekrana maruz kalmalarına şiddetle karşı çıkar. Çocukların sanal ortamda kaldırabileceğinden fazla uyarana maruz bırakıldığını, ekran karşısında geçirilen zaman sonucu önemli gelişimsel aktivitelerinin sekteye uğradığını, gerçek dünyadan ve gerçek deneyimlerden uzak büyüdüklerini ve yaratıcılıklarının köreldiğini iddia eder.

Güncel teknolojileri bir fırsat olarak gören bilimsel görüşe göre sanal ortamda çocukların gelişimsel dönem ihtiyaçlarına ve öğrenme özelliklerine göre geliştirilen uygulamalar, sosyalleşebilme fırsatları çocuklar için ciddi yararlar sağlar.

Peki biz internet ve ekran kullanımını çocuklar için bir tehdit olarak mı yoksa bir fırsat olarak mı görmeliyiz? Her ne kadar bu yazıda bu sorunun cevabına genişçe yer verilecek olsa da temel olarak bunu belirleyenin ekran ve internetin kullanım biçimi ve bağlamı olduğu söylenebilir. Ebeveynlerin bu teknolojik aletlerin kullanımları ve olası çevrimiçi riskler konusunda bilgili ve farkında olması, çocuklarına karşılaşabilecekleri tehdit ve zorluklarla ilgili yeterli destek verebilmeleri, gerekli koruma önlemlerini alabilmeleri (aile filtresi vb.), hem kendilerini hem çocuklarını teknoloji okur yazarlığı konusunda eğitmeleri  son derece önemlidir.

Teknoloji kullanımının bilişsel ve sosyal alanda faydaları ile ilgili bilimsel yayınlar hızla artarken teknolojiyi tehdit olarak görenler de yaklaşımlarını değiştirmiş ve çocukların erken yaşlarda en azından bu teknolojilere karşı aşinalık kazanmalarını tavsiye etmiştir. Amerikan Pediatri Akademisi (APA) 2013 yılında yayınladığı yönergede 2 yaşından küçük çocukların elektronik ortamlardan uzak tutulmasını önerirken, 2016’da bu yaş sınırını 18 aya geriletmiş ve 18 aya kadar da görüntülü sohbet medyalarının kullanımını desteklemiştir.

APA 18-24 ay aralığında çocuklarını ekranla tanıştırmak isteyen ebeveynlere kaliteli programları seçmelerini ve çocukları ekran karşısında iken kendilerinin de gördüklerini anlamaları için çocuklarının yanında olmalarını tavsiye etmiştir. Bu yaklaşımı okul öncesi dönemdeki tüm çocuklara genellemiş ve günlük maksimum süreyi 1 saat olarak belirlemiştir. Okul dönemindeki çocuklar için APA medyanın içeriğinin aile tarafından denetlenmesini, ekran karşısında geçirilen süreye tutarlı sınırlar konulmasını ve bu sürenin sağlıklı gelişim için gerekli uyku, fiziksel aktivite ve diğer davranışların yerine geçmediğinden emin olunması gerektiğini belirtmiştir. Bu dönemin

sonuna kadar çocukların interneti aileleri ile birlikte kullanmaları önerilmektedir. Ergenlik döneminde de internet ve ekran kullanımı ile ilgili açık kuralların belirlenmesi ve kendilerini rahatsız ya da tehdit altında hissettiren bir durum olduğunda ebeveynleriyle paylaşmaları konusunda teşvik edilmeleri önerilir.

Bilişsel Gelişim

Bilişsel gelişim bireyin çevresini kavraması ve anlaması için gerekli olan zihinsel faaliyetlerdir. Bu süreç doğumla başlayıp yetişkinliğe dek devam eder ve kritik zaman aralıkları içerir. Örneğin, iki yaşından önce çocuklar dış dünyayı gözlem yaparak, taklit ederek ve dokunarak öğrenirler. Sanal ortama bu dönemde kontrolsüz biçimde maruz kalmak gelişimi sekteye uğratır. Gelişim dönemi özelliklerine uygun, bireyin edilgin konumda bulunmayıp zihinsel yetilerini etkin bir şekilde kullanmasını teşvik eden ekran kullanımı bilişsel gelişimi olumlu etkiler. Ancak sanal dünya bu kriterleri taşımayan medya ile doludur.

Dil gelişiminin ivme kazandığı 2-3 yaş aralığında TV karşısında uzun süre vakit geçiren çocukların dil gelişiminin yaşıtlarından geri kaldığı, hatta erken yaşta yoğun ekran maruziyetinin otizmle ilişkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Çocuk psikiyatri polikliniklerine de çok sayıda böyle vaka gelmektedir. Bu çocuklar okula başladıklarında yaşıtlarına göre daha fazla zorlanmaktadır. Diğer yandan, erken yaşta ebeveynin çocukla etkin iletişim kurarak, nitelikli medya kullanımı olan (nesnelerin isimlendirildiği, çocukların aktif katılımını sağlayan) çocukların dil gelişiminin daha iyi olduğu bildirilmiştir. Ayrıca aynı odada televizyon sesine maruz kalan ama tv seyretmeyen çocukların da dil gelişiminin geri kaldığına dair çalışmalar bulunmaktadır.

Bilgiye ulaşmak amacıyla interneti etkin kullanmak planlama ve problem çözme becerisine olumlu katkı sağlar. Bazı bilgisayar oyunları görsel dikkati, aynı anda birden fazla görev yapma ve gerçekleşebilecek ihtimaller hakkında tahmin yürütebilme gibi becerileri geliştirebilir. Ancak medya kullanımı sırasında çok fazla uyarana maruz kalmak dikkati olumsuz etkileyebilmektedir. Yani oyun oynarken aynı anda bir çok görevi yerine getiren çocuk aslında sürekli farklı uyaranlarla meşgul ancak hiç bir şeye yeterince dikkatini verememiş olabilir. Çevrim içi iletişim kuran bazı ergenlerin daha karmaşık cümleleri kurabildiği ve çevrim içi iletişim kurmayan yaşıtlarına göre daha iyi bir dil performansı sergilediğini bildiren çalışmaların yanı sıra mesajlaşmalarda yoğun kısaltma ve jargon kullanımının dil becerisini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.

Psikososyal Gelişim

Teknolojinin bireyleri yalnızlaştırdığını iddia eden çalışmaların yanısıra çocuk ve ergenlerin sosyal katılımını arttırdığını savunan görüşler de bulunmaktadır. İnternet sayesinde tüm dünyaya erişim sağlamak kolaylaşmış olup belki de gerçek dünyada hiç karşılaşma ihtimali olmayan kişilerin iletişimi mümkün hale gelmiştir. Bunu bir zenginlik olarak gören yaklaşımın tersine sanal ortamdaki etkileşim ve arkadaşlıkları gerçek dışı ve tehlikeli olarak görüp eleştiren bir yaklaşım da mevcuttur. Hangi görüşün haklı olduğunu belirleyen teknolojinin nasıl kullanıldığıdır.

İnternet kullanımına sınır konulmayan ailelerde aile içi etkileşim azalır, çocuğun gerçek dünyadaki arkadaşlarıyla gerçek etkileşim kurarak gerçek deneyimler yaşaması için ayrılan süre daralır. Bu da depresyon belirtilerinin artmasına neden olabilir. Ayrıca gerçek etkileşim ve deneyimlerden uzak, kendini gerçek dünyadan izole etmiş ergenin bu dönemi tamamlama süreci uzayabilir.

Bazı çalışmalar çevrim içi iletişim araçlarıyla depresyon, sosyal kaygı ve yalnızlık arasında ilişki kurarken böyle bir ilişkinin olmadığını belirten çalışmalar da mevcuttur. Bazı çalışmalara göre ise gerçek dünyada sosyal kaygısı yüksek olan ve sosyal desteğe ihtiyaç duyan bireylerin bu ihtiyaçlarını karşılamak için sanal dünyaya yöneldiği bildirilmektedir.

Çocuklar arasında internetin iletişim aracı olarak kullanılması yaygınlaştıkça internet zararlı bir araç olmaktan çıkıp basit bir iletişim aracı haline dönmektedir. Bu yüzden internette harcanan zamanın miktarından ziyade bu zaman diliminde ne tür etkinliklerde bulunduğu daha önemlidir.

Sosyal medyada yapılan paylaşımları birçok kişinin görebilmesi, sanal ortamda gerçek kimliğin rahatlıkla gizli tutulabilmesi gibi özelliklerden dolayı özellikle çocuk ve ergenler sanal dünyada zorbalığa (siber-zorbalık) maruz kalabilmektedir. Ayrıca çocukların müstehcen, şiddet veya korku konulu içeriklere tesadüfen (ör. çevrimiçi reklamlar) ve kolaylıkla erişebilmesi, yaşına uygun olmayan görüntülere maruz kalması da ruh sağlıklarını olumsuz etkileyebilmektedir. Çocuğu tüm bu olumsuzluklardan koruma görevi ebeveyne aittir. Sosyal medya hesabı açmak için yasal sınır olan 13 yaş kuralına uyulması, sosyal medya hesap bilgilerinin ebeveynle paylaşılması, aile filtrelerinin kullanılması son derece önemlidir.

Bilgisayar oyunlarının içeriği, niteliği, oyun başında harcanan vakit ve çocuğun gelişim özelliğine uygunluğu çocuk üzerindeki psikososyal etkisinde belirleyicidir.Örneğin şiddet içerikli oyun oynayan çocuklar saldırgan davranışlar sergileyebilir ve bu oyunlara sınırlama getirildiğinde saldırgan davranışlarda azalma görülebilir. Ayrıca strateji oyunlarında çocuklar oyundaki karakter gibi düşünmeye çalışarak farklı karakter özelliklerini anlayabilme konusunda yetkinleşebilir.

Fiziksel Gelişim

Ekran kullanımı fiziksel olarak pasif olmaya neden olur.  Oysa çocuklarda düzenli fiziksel aktivite daha iyi sağlık durumu ile ilişkilendirilir. Uzun süre ekran maruziyeti olan çocukların daha kilolu olduğu ve obezite için risk taşıdığı belirtilmiştir. Ayrıca ekran karşısında yemek yedirilen çocukların yediklerinin farkında olmadığı ve ilerleyen yaşlarında yeme bozukluğu adayı oldukları bildirilmektedir.

Özellikle uykudan önceki son 1 saat ekran ışığına maruz kalmak uykuya dalmayı güçleştirir ve uyku kalitesini bozarak çocukların sabah dinlenmiş olarak uyanmalarına engel olur. Bu da hem büyüme hormonu salınımını bozarak fiziksel gelişimin sekteye uğramasına hem de çocuğun gündüz öğrenme kapasitesinin azalmasına neden olur.

Uzun süreli ekran kullanımı oturuş bozukluklarına ve bunun sonucunda omuz, sırt ve bel ağrılarına neden olabilir. Ayrıca göz kuruluğu ve göz yorgunluğu da sıklıkla yaşanan bir durumdur. Diz üstü yerine masa üstü bilgisayarı tercih etmek ergonomik koşulların sağlanmasını kolaylaştırır. Uygun aralıklarla mola vermenin sağlık için önemini çocuklara açıklamak ve bilgisayar kullanımını sınırlamak alınabilecek bazı önlemlerdendir.

Öneriler

  1. Çocuk ve ergenlerin ekran kullanımlarının yeri, zamanı, içeriği, niteliği ve süresi belli kurallara bağlanmalı,
  2. Çocuğun izlediği/oynadığı medya denetlenmeli, ekranın çocuğun odası yerine evin ortak kullanım alanlarında kullanılması teşvik edilmelidir.
  3. Özellikle ergenlik öncesi dönemde ekran karşısında ebeveynin çocukla birlikte vakit geçirmesi tavsiye edilir
  4. Uygunsuz içerikli web sitelerine erişimi engellemek için uygun güvenlik önlemlerinin alınması gereklidir.
  5. Tüm bu alınacak önlemler çocukla işbirliği içinde hayata geçirilmeli, çocuklara nedenleri açıklanmalıdır. Çocukla karşılıklı işbirliği içinde alınmayan önlemler ebeveyn-çocuk arasında çatışmalara yol açabilir ve ilişkiyi zedeleyebilir. Ayrıca çocuğun sınır ve kurallara uymaya karşı çıkmasına neden olabilir.
  6. Ekran kullanımı çocuğun gelişimi için gerekli uyaranların yerine geçmemeli.
  7. Sağlıklı gelişim için gereken fiziksel aktivite ve uykunun yerini almamalı.
  8. Yemek sırasında ve uykudan önceki son 1 skaat ekran kullanımına izin verilmemeli.
  9. Çocukla etkileşim içindeyken arka planda TV çalışmamasına ve cep telefonunun uzakta olduğuna emin olunmalı. (Hem çocuklara örnek olabilmek hem de etkileşim sırasında dikkatin ekrana kaymaması için).

 

Yararlanılan kaynaklar:

Akbulut, Y. Çocuk ve Ergenlerde Bilgisayar ve İnternet Kullanımının Gelişimsel Sonuçları. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 2013: 3(2): 53-68.

Çelen FK, Çelik A, Seferoğlu SS. Çocukların İnternet Kullanımları ve Onları Bekleyen Çevrim-içi Riskler. 2011. Erişim adresi : http://yunus.hacettepe.edu.tr/~sadi/yayin/AB11_Celen-Celik_Seferoglu_Cocuklar-Internet-Riskler.pdf

Domingues-Montanari S. Clinical and psychological effects of excessive screen time on children. J Paediatr Child Health. 2017;53(4):333–338. doi:10.1111/jpc.13462

Radesky JS, Christakis DA. Increased Screen Time: Implications for Early Childhood Development and Behavior. Pediatr Clin North Am. 2016;63(5):827–839. doi:10.1016/j.pcl.2016.06.006

Topcu S. Çocuk ve Sanal Ortam. Afyon Kocatepe Üniversitesi Kocatepe Tıp Fakültesi Dergisi. 2018; 19 (1): 27-33.