lider

“Dünyada lider sıkıntısı yok, liderlik sıkıntısı var”

“Dünyamızda liderden yana bir eksik yok” diye de tercüme edilebilecek bu başlığı takip eden HBR makalesinde yazar Prof. Petriglieri özetle,“Her şey var,  amaç yok” diyor.

Petriglieri’ye göre tuzu kuru olarak tanımlanabilecek yerleşik, oturmuş kurum ve toplulukların başında olanların fazla liderlik yapmasına gerek kalmayan bir düzen var; bir anlamda “top çevirme” şeklinde cereyan eden bu liderlik, zaten belirlenmiş ve değiştirilmesi planlanmayan bir takım maddi hedeflere dönük, küçük bir grubun işine gelen, toplumun kalanının pek umursanmadığı bir biçimde “lead” etme işi sürüp gidiyor. Liderlerin önemli bölümü de bu pek liderlik gerektirmeyen amaçsız ama hedeflere dönük “lead” etme işine gönüllü.

Henüz yerleşikleşmemiş olan topluluk ve  kurumlardaysa lider ihtiyacı daha yoğun,  yönelinecek amaçlar belirsiz, imkanlar kısıtlı.  İşlerin iyi gitmemesi liderlerin “soft  skill”lerinin eksikliğine, yeni çağın ihtiyaçlarına yeterince yanıt verecek özellikleri henüz kazanmamalarına bağlanıyor. O zaman ne yapalım? Bu becerileri kazandıracak eğitimlere, koçluğa, lisansüstü programlarına daha fazla zaman ve para ayıralım, liderlerimizi dayayıp döşeyelim, donatalım. (2013’te 45 milyar dolar harcayalım, masrafları son 4 yılda yüzde 39 arttıralım). Bu “güvenliği sağlamak için daha yüksek duvarlar inşa edelim, daha fazla silahlanalım, güvenlik görevlisi sayısını katlayalım” demek gibi bir şey. Kendimizi ne olduğu belirsiz düşmanlardan korumak için debelenerek güvenlik sağlamaya benzer biçimde bir lider üretimine girmeye,  amacın belirsiz olduğu bir yola götürecek kılavuz aramaya odaklanıyoruz.

Yoksa iyi lider aramak ya da yetiştirmek yerine yüce bir amaç mı aramalıyız? Kurumlarımızın amaçlarıyla toplumun ihtiyaçları arasındaki senkronizasyonu sağlayamazsak, kendi başımıza mutlu olduğumuz, ancak bizden başka herkesin mutsuz olduğu bir ülke ya da dünyada ne yapacağız? Yanıtını aramak gereken sorular.

Lider dediğin nasıl birisidir?

Liderlik sadece bir özellikler toplamı değil bu özelliklerin ürettiği duruş ve davranıştır. O nedenle değişik araçlarla saptayabileceğimiz aranan özellikleri taşıyan liderlerin arasından hangileri ömür boyu lider adayı kalıyor, hangileri kendilerine doğan fırsatlarla lider olacak davranışları gösteriyorlar?

Liderlikle ilgili önemli özelliklerin sıralanmasının istendiği bir LinkedIn-HBR anketinde empati, vizyon, cesaret gibi özellikleri herkes sıralamakta yarışıyor. Liderde olması gereken özelliklerin genellikle bu 3-5 kelime etrafında dönüyor olması liderlik zirvelerinde söylenenlerin ne kadar etkili olduğunu, sloganlaştırılmış sözlerin nasıl kolayca benimsendiğini ama bir süre sonra anlamının kaybolmakta olduğunu, yaşama pek yansımadığını düşündürüyor. Hatta bu özellikleri vitrinine büyük harflerle koyan kişileri lider olarak ilan etmekte hiç vakit kaybetmiyor, yaptığı davranışları da liderlik özelliğinin ölçütü olarak belirliyoruz.

Böylece kendi kendini besleyen bir döngü oluşuyor, kendine lider diyen ama liderlik pek yapmayan kişilerin özelliklerini liderlik özelliği olarak benimsediğimizde yeni liderleri de bu özelliklere göre belirliyoruz.

Cesur, empatik, vizyoner, uyum sağlama yanı güçlü ya da inovatif gibi özelliklere itiraz edecek halimiz yok. Ancak bu özelliklerin realizasyonunu nasıl ölçeceğiz? Bilanço? Personel memnuniyeti? Çalışan bağlılığı? YK memnuniyeti? Borsadaki durum? Gazete başlıkları?

İyi lideri bir bakışta nasıl anlayacağız? Anlayabilir miyiz? Bir bakışta neler anlaşılabilir? Bir insanın bize hissettirdikleri onun nasıl birisi olduğunu bize anlatabilir mi? Benim bir yöntem önerim var; ama iddiamı kanıtlamaya yerim kalmadı. Gelecek sayıya bu konuda devam etmemi isteyen istek mektupları gelirse yazacağım. 🙂

Kirli Çıkı

Web’de “sevdiğiniz alıntıları yazın” adlı ankete verdiğim birkaç cevap, meraklılarına:
• Zorla güzellik olmaz, ama güzellikle zorlama olur. (Shakespeare; Much Ado About Nothing/Kuru Gürültü’den)
• Ayı’nın bildiği 3 kelime, ikisi armut (her konuşmamda lafı beyin/zihin ilişkisine getirmem üzerine çocuklarımın bana yakıştırdığı “özdeyiş”).
• İyi iş yerinde çalışanların uzlaşmazlığında bile bir zarafet olmalı (ben uydurdum).
• Bir şikayet duyduğunda sen şikayetçiymişsin gibi yap, söyleneni fazlasıyla benimseyerek düşünmeyi dene (bunu da uydurdum).
• Fazladan bir şey yapsan iyi olur hissine kapılırsan, mecbur olmasan da yap (belki  de bir yerden hatırlıyorum).