COVID-19 Salgını Döneminde Okulların Kapanması Hayatımızı ve Ruh Sağlığımızı Nasıl Etkiledi?

Yankı Yazgan’ın okullardan uzak kalınan dönemde çocukların gelişim sürecinde sekteye uğrayan konuları ele aldığı ‘’Yüz Yüze Eğitim Neden Şart?’’ adlı yayında paylaştığı görüşleri özetleyen ve irdeleyen yazıyı  Stajyer Psk. Mısra Gürol kaleme aldı.

COVID-19 pandemisi olarak adlandırdığımız dönemin getirisi olan sosyal izolasyon süreci, toplumun ruh sağlığını birçok açıdan etkiledi. Karantinanın COVID-19 salgınının bir parçası olmasından ötürü sosyal izolasyonun elzem olduğu bir dönemden geçtik. Sosyal izolasyonun en çok etkilediği gruplardan biri ise erken ergenlik dönemindeki çocuklar oldu. Çocuklar kendilerine göre düzenlenmiş ve gelişimlerini artırma amacı güden eğitim ortamları olan okuldan mahrum kaldılar. Okul gibi gelişimi destekleyen bir ortamdan uzak kalan çocuk, düzenli beslenmeyen bir yetişkinin deneyimlediği türden bir eksiklik deneyimledi. Okulların kapatılma durumu gerekli olsa da bu önlemin olası olumsuz sonuçları göz ardı edilemez. Yankı Yazgan, ‘’Yüz Yüze Eğitim Neden Şart?’’ adlı yayınında okullardan uzak kalınan dönemde çocukların gelişim sürecinde sekteye uğrayan konuları ele aldı.

YY’a göre okulların işlevselliği, akademik açıdan olduğu kadar sağladığı sosyal ve duygusal gelişim ortamı oluşturması açısından da değer taşır. Çocuklar bilgileri başka araçlardan öğrenebilirler, fakat okulun sağladığı öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci ilişkisinin sağladığı sosyal ve duygusal gelişim ve duygusal zekanın gelişim fırsatı başka hiçbir yerde yoktur. Çocuğun okulda arkadaşlarıyla entegre olma imkanı olmadığı için zihinsel gelişiminde de aksaklıklar meydana geldi. Bir çocuğun gelişiminden geri kalması ve bir yetişkinin geri kalması arasında fark vardır. 0-20 yaş arasında kazanılan deneyimler, öğrenilen bilgiler ile yaşamımızı sürdürüyoruz; arkadaşlık kurma becerisi, okuma yazma becerisi, sıraya girme becerisi gibi birçok yeti bu dönemde ediniliyor. YY bu gibi sebeplerden ötürü çocuğun okulda olmasını sağlamanın gelişimi açısından bir şart olduğunu belirtti. Brooks (2020) ve arkadaşları, karantina ve sosyal mesafenin çocuklarda ve yetişkinlerdeki psikolojik etkilerini ayrıntılı olarak tanımladı. Duygusal rahatsızlık, depresyon, stres, düşük ruh hali, sinirlilik, uykusuzluk, travma sonrası stres belirtileri ve dikkat eksikliği gibi sonuçları olduğunu buldular. Yapılan çalışma, kapanma sırasında daha yüksek ev istismarı ve kötü muamele riskine odaklandı. Ebola gibi başka bir pandemi türüyle ilgili önceki çalışmalar, salgından sonra aile içi cinsel istismar veya diğer ev istismarı türleri nedeniyle çocuk gebeliklerinde artış olduğunu tanımladı.

YY’ın belirttiği bir diğer görüş, anne babaların kapanma döneminde çocuklarında ortaya çıkan düzensizlikleri ve değişimleri farkına varmamış olabilecekleri yönündedir. Okula gitmeyi sevmeyen çocuklar olsa bile okul ortamının geliştirici havasını soluyamıyor olmak onları çıkmaza sürükledi. Özellikle de ilkokul çağındaki çocuklar bu dönemde ne yapacaklarını bilemez hale geldiler, bu da onların enerjilerini daha da aşağı çekti ve uyku düzeninde bozulma, iştah (çok kilo alımı/kaybı) gibi alanlarda da düzensizliklere yol açtı. Pandeminin çocukların sağlığı açısından yaşam kalitesine etkisini incelemek amacıyla yapılan bir çalışmaya göre, pandemi sırasında ebeveynlerin %41,5’i çocuklarının kilo aldığını, %34,2’sinin uyuma eğiliminin ve %69,3’ünün internet kullanma eğiliminin arttığını belirtti.

Kendine zarar verici davranışlarda bulunma, içe kapanma, çocuğun temel huylarının çok ötesinde gerginlik ve öfkelilik, öfkenin ötesinde kronik negatif bir duygu, anlamsızlık duygusu, anne-baba ile ilgili veya kendiyle ilgili endişeler, evlere kapanılan dönemde çocuklarda meydana gelen değişimlere örnek olabilir. YY, bu dönemde evin rutinlerinin ve evdeki akışın takibinin yapılmasının hayati önem taşıdığını belirtti. Evin rutinlerinin bozulmaması, anne babanın kendi moralini yüksek tutmaya çalışması, moralleri bozuksa bile çocuklarına çok da yansıtmamaları önemlidir. Kapanma süresince ev içi şiddetin, istismarın, anne baba arası anlaşmazlıkların arttığı da bir gerçek. Burada ebeveynlere düşen sorumluluk, enerjilerini çocukla birlikte yapılabilecek bir aktiviteye ayırabilmek, akşam sofrada ailecek bir arada olmayı sağlayabilmek, çocuklarına ‘’Nasılsın?’’ veya ‘’Bugün seni mutlu eden bir şey oldu mu?’’ gibi soruları yöneltebilmek. Bu sayede çocukların anne babayı korkulacak veya sürekli sorguya çeken bir figür olarak görmelerinden ziyade onların gerçekten iyiliğini düşünen bireyler olduklarını görmeleri sağlanır. YY’a göre çocuğunuzu gerçekten merak ediyor ve bunu ona hissettiriyor olmanız ona kendisini değerli hissettirir. Bunu hissetmek de en ağır ruhsal hastalığı geçirseniz bile hastalığın etkisini azaltır. Bir yandan bazı çocuklara daha çok dikkat edilmeli; kısa zamanda, vakitsiz veya sürpriz ölümlerle karşılaşan, karamsarlaşan ve kendi aileleriyle ilgili kayıp korkuları barındıran çocuklara karşı daha hassas olunmalı. Buna ek olarak ölüm düşüncesini sorgulayanlara ya da ölmeyi arzulayan çocuklara da şahit olundu. Bu gibi yardım istekleri kesinlikle ciddiye alınmalıdır. Çocuğun bu eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği uzmanın vereceği bir karardır.

YY’ın değindiği konulara paralel olarak pandemi döneminde yapılan araştırmalar, farklı ekonomik ve aile içi sorunların da meydana geldiğini buldu. Ebeveynler, kreşler ve okullar kapalıyken çocuklara bakmak için kaçınılmaz ekonomik sonuçları göz göre göre evde kaldılar. Bununla birlikte ebeveynlerin çalışması gerekirken büyükanne ve büyükbabaların çocukların birincil bakım vereni olması gerekti. Bu durum hastalık riski en yüksek olan bu kişilerin enfekte olma olasılığını önemli ölçüde artırdı. Ayrıca okulların kapanması, özellikle sınırlı gelirli ülkelerde sosyal, ekonomik ve sağlık eşitsizliklerinin artışına neden oldu. Bayham (2020) ve arkadaşları, 2014-2016 yılları arasında Ebola salgınının yaşandığı ülkelerde okulların kapatılmasını, artan çocuk işçiliğini, şiddet ve sosyoekonomik sorunlar ile ilişkilendirildi. Bunun yanında, birçok ülke tarafından geleneksel okulların yerini alması planlanan dijital teknolojiler ile ortaya çıkan uzaktan eğitimin bazı sanayileşmiş ülkelerde bile uygulanması zor oldu. İtalya’da, Ulusal İstatistik Enstitüsü tarafından 2015 yılında yürütülen bir anket, ülkenin en yoksul bölgelerinde evlerin %41’inin tablet veya bilgisayarının olmadığını ve en az bir çocuğu olan ailelerde sadece 14,3’ünde bulunduğunu göstermiştir. Bu, ilgili bir grup çocuğun yalnızca öğrenmeden değil, aynı zamanda akranlarıyla ve herhangi bir sosyalleşme biçiminden de önemli ölçüde geri kalabileceği anlamına gelir. Okulun tamamen kapatılması yerine, sınıf mevcudunun azaltılması, fiziksel mesafenin artırılması ve hijyenin teşvik edilmesi gibi bulaşmayı kontrol altına alacak alternatif stratejiler uygulanabilir.

Okul, spor ve fiziksel aktivitelerin sunulduğu, bazı durumlarda sağlık ve ruh sağlığı hizmetlerinin de verildiği yerlerdir. Donatella (2020) ve arkadaşları, okullardan uzak kalınan bu dönemde yeni teknolojilerin (bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar gibi) kullanımı diğer insanlarla iletişimi mümkün kıldığını, ancak “dijital eşitsizlik” ve ekonomik sorunlar nedeniyle her çocuğun bu yeni cihazlara sahip olmadığını belirtti. Her ülkede, ailelerin önceki ve yeni sosyoekonomik seviyeleri yüksekten çok düşüğe değiştiğinden, konutların kalitesi, evlerin büyüklüğü ve evdeki her bir kişi için mevcut olan alanlar bir aileden diğerine çok fazla değişiklik gösteriyordu. Birçok ülkede devlet ailelere ekonomik yardım yapmış olsa bile, salgının ekonomik sonuçları doğmuş olan ve yakın gelecekte doğacak olan en kötü etkilerden biridir. Pandeminin bu akut döneminde uzaktan eğitim ile beraber çocukların sosyal deneyimleri ve başkalarıyla olan sosyal ilişkileri tamamen değişti. Salgının ilk aşamasında, İtalya’da okullar tamamen kapatıldı ve ardından Milli Eğitim, okul müdürleri ve öğretmenler uzaktan eğitim önlemleri düzenledi. Burada ekonomik sorunlar ve “dijital eşitsizlik” dikkate alınmalıdır ve bir çocuğun öğrenme imkanı elektronik cihazların mevcudiyetine bağlı olmamalıdır, çünkü her çocuğun bu cihazlara ulaşım imkanı yoktur.

Okulların kapatılmasının amacı pandeminin yayılmasını önlemek ve çocukları virüsten korumak olsa da bu durum çocukların sağlıklı gelişimini engelledi. Bahn (2020), YY’ın de bahsetmiş olduğu üzere okulların kapatılmasının, çocukları okul temelli akran etkileşimlerinden ve günlük rutinlerinden mahrum bıraktığını gösterdi. Yani, pandemi sırasında çocukların psikolojik ve fiziksel olarak savunmasız olmalarının yanı sıra gelişimlerinde aksama veya eğitim ilerlemelerinde gecikmeler yaşadıklarını destekledi. Çocukların afet öncesi işlev düzeylerini ve psikolojik dengeyi yeniden sağlamak için biraz esnekliğe ihtiyaçları vardır. Ailelerin ve ilgili mercilerin desteğine ve iş birliğine de ihtiyaç duyarlar. Olumsuz etkileri azaltmanın bir yöntemi olarak, ebeveynler çocuklarıyla normalden daha fazla vakit geçirebilirler. Dayanıklılığın güçlendirilmesi, afet sonrası büyümeyi teşvik edebilir.

Devlet, bilimsel kurumlar ve sağlık politikası belirleyicileri, acil durumlarda bile çocukları korumak ve refahlarını artırmak için özel müdahalelerin planlanması ve uygulanmasında merkezi bir role sahiptir. Sağlık politikası belirleyicileri, okul müdürleri, öğretmenler, eğitimciler ve idareciler, okulların kapanmasının etkilerini en aza indirmek ve çocukları salgının üstesinden gelmeleri için desteklemek, karantinanın azaltılmasının farklı aşamalarıyla başa çıkmak ve ortamı kontrol etmek için ilgili gruplarla ve ailelerle iş birliği yapmalıdır.

Kaynaklar

  1. Esposito S, Principi N. School Closure During the Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) Pandemic: An Effective Intervention at the Global Level? JAMA Pediatr.2020;174(10):921–922. doi:10.1001/jamapediatrics.2020.1892
  2. Petretto, D. R., Masala, I., & Masala, C. (2020). School Closure and Children in the Outbreak of COVID-19. Clinical practice and epidemiology in mental health : CP & EMH16, 189–191. https://doi.org/10.2174/1745017902016010189
  3. Abdollahi, E., Haworth-Brockman, M., Keynan, Y. et al.Simulating the effect of school closure during COVID-19 outbreaks in Ontario, Canada. BMC Med 18, 230 (2020). https://doi.org/10.1186/s12916-020-01705-8
  4. Bahn G. H. (2020). Coronavirus Disease 2019, School Closures, and Children’s Mental Health. Soa–ch’ongsonyon chongsin uihak = Journal of child & adolescent psychiatry31(2), 74–79. https://doi.org/10.5765/jkacap.200010
  5. Graves JM, Mackelprang JL, Abshire DA. Coronavirus Disease 2019 and Effects of School Closure for Children and Their Families. JAMA Pediatr.2021;175(2):210–211. doi:10.1001/jamapediatrics.2020.3589
  6. Brooks S.K., Webster R.K., Smith l.E. L., Simon Wessely S., Greenberg N., Rubin G.J., . The psychological impact of quarantine and how to reduce it: rapid review of the evidence. Lancet. 2020b;395:912–920. doi: 10.1016/S0140-6736(20)30460-8.
  7. Brooks S. K, Smith L. E, Webster R. K Weston D., Woodland L., Hall I., Rubin G. J., The impact of unplanned school closure on children’s social contact: rapid evidence review. Euro Surveill. 2020a;25(13):2000188. doi: 10.2807/1560-7917.ES.2020.25.13.2000188.