korku

Korku dağları bekler

Biz sanıyoruz ki, herkes her şeyi bilerek ve isteyerek yapıyor. Ne yaptığımızın farkında olmak ile, ne yaptığımızın sonuçlarını kestirebilmek arasındaki ayrımı yapmayı unutuyoruz. Eylemlerimizdeki niyetlerimiz ile eylemlerimizin sonuçları arasında ciddi farklar oluşuveriyor. Sonra, sonuçları niyetlerimiz gibi göstermeye alışıyoruz.

Kimse büyüyünce, katil ya da hırsız olacağım demez. Belki belli bir yaşa kadar, diye sınır koymak gerek. Olduğu yerin ne olduğunu bilebilmek, kendi yüzünü görebilmeye benzer. Aynaya bakmaksızın… Siyaset icabı, faşist ya da ırkçı ya da bölücü gibi tanımlamalar kullanıldığında kimse, evet, ben ırkçıyım ya da faşistim, demiyor. Belki açıktan itiraz da etmiyor, ama kendini koyduğu kalıp o değil. O yüzden, genç, militan ruhlu ve belki de insanları seven bir gence, savunduğun fikirler faşizmdir, ülkeni, insanları mahvedecektir, dediğinizde, bir yandan kendini çok kötü hissetmesine sebep olurken, fikirlerine bağlılığını da arttırabilirsiniz. Lütfen faşistlere faşist demeyin.

ODTÜ’lü bir arkadaşım 1977-78 döneminde sabah koşusunu Kurtuluş parkında yapardı. Ben de bir sebepten Ankara’ya gelmişim, bu arkadaşımla buluşacağım. Kızılay PTT’nin önünde uzun bir bekleyişten sonra, bizimki çıkageldi, şort, tişört, lastik ayakkabı, koşusuna devam eder gibi.. Biraz hırpalanmış. N’olmuş, anlattı. Kurtuluş parkının düzeninden 13-15 yaşlarındaki Ülkücü delikanlılar sorumlu. Öyle rastgele koşmak yok. Bir kimlik kontrolu, ODTÜ kimliği. ODTÜ kimliği Sovyetler Birliği pasaportu o çocukların gözünde. Yine de, son sözünü sormak lazım: “Faşist misin, komünist misin?” Tabii, bir de “ulan” filan var. Bizimkinin cevabı: “Vallahi billahi faşistim arkadaşlar”. Neyse, diğer çocuklar gülmekten fazla dövememişler de, bizimki kurtulmuş. Şimdi olsa ne derdi acaba?

Genç iseniz, dünyanın  kaç bucak olduğunu (bilseniz bile) henüz görmediniz, demektir. Ürkekliğinizi yenmek için değişik yöntemler uygular, korkuya pabuç bırakmaz gözükürsünüz. Vahşi erkek atlar, tay ve toy iken, sürüler halinde gezer; sağa sola birlikte hamle ederlermiş. 70’li yılların Kurtuluş parkında topluca gezinen ve gelen geçeni pataklayan delikanlılar gece yataklarında yalnız bile yatamazken, çevreye korku salmayı pekala becerirler. Oysa, korku dağları bekler. Ne yapacaksınız? Korkutmaktan başka yol kalmamıştır.