Facebook’a ara verdim
facebook hesabında (yankiyazgan.com) yönetim sorunları çıkınca, kapattım gitti. kullanmayı öğrenene kadar:)twitter aç, facebook’da ol diyen genç dostlarımın bir de kurs vermeleri gerekiyor.açınca söylerim.
facebook hesabında (yankiyazgan.com) yönetim sorunları çıkınca, kapattım gitti. kullanmayı öğrenene kadar:)twitter aç, facebook’da ol diyen genç dostlarımın bir de kurs vermeleri gerekiyor.açınca söylerim.
anlamsız, bencilce sebeplerden dolayı “mahkeme kararı ile” yayımı kesilen blogspot türkiye’deki hayatına dönünce, ben de buraya eklemelere başladım.arada facebook’a kişi olarak değil ama yankiyazgan.com “kurum”u olarak bir “fanpage” açtık. beslemesi zor bir alan oldu; ayrıntıları öğrenmek bir meseleymiş.okunurluk konusu ise…
popüler içerikte veya bilimsel toplantılardaki konuşma trafiği biraz hafiflemişken eksiklerimi tamamlarım diye düşünürken sonunda gelip beni buldu, “grip”. birkaç gündür sağdan soldan yoklamasını ciddiye almayıp, bütün bir cumartesiyi çalışmak yerine sokaklarda geçirmemin bedeli ağır oldu 🙂
ocak ayı keyifli konuşmalar, etkin dinleyici katılımı olan seminer ve konferanslar ile geçti. konuşmalar vesilesiyle girdiğim etkileşimler bana çok şey kazandırıyor.doktor olarak, neredeyse 28 yıldır, değişik sebeplerle ve yollardan bana, çalıştığım kurumlara gelmiş hastalarımın, ailelerinin gündelik sorunlarını, ciddi hastalıklarını ve…
son 2 hafta içinde konuşma ve toplantı trafiği yine hızlandı. bilimsel ya da meslek grupları ile buluşmalar her zaman öğretici, her zaman geliştirici.okul konuşmalarımın sayısı ise, 15 yıl kadar önce ilk konuk konuşmacılık deneyimim olarak gittiğim okul olan eyüboğlu’ndan bu…
bu da yeni kitabın kapağı. bugün yarın raflarda olmalı.
bir kaç yıl önce “çok satan” kitaplardan birisi olan KÇBB çıktığında, mezunu olduğum ankara fen liseliler balosundaki açık arttırmaya konsun diye bir kitabıma el yazısı ile eklemeler yapmıştım. sayfaların kopyalarını çıkartmış, ve her seferinde olduğu gibi, koyduğum yeri bulamamıştım. az…
İş dünyası, aile şirketleri, ekonomi ve psikoloji ilişkileri üzerine kafa yorduğumu web ve blogumda yazıp çizdiklerimden izliyor olabilirsiniz. Bu çerçevede psikoterapi, psikoloji ve psikiyatrinin kılavuzluk işlevini nasıl yerine getireceği üzerine beraberce uzun süreler kafa yorup işbirliği yaptığım üç Amerikalı meslekdaşımla…
Sofradan kırıntı toplamayı severim. Ziyan olmasın diye mi, ya da bir kırıntıyı bile ziyan etmiyor olmaktan keyif aldığım için mi, belirsiz. Yemeklerin artanından yeni yemekler üretmeyi de severim. “Dünkü bamya” soslu spagettim meşhurdur; ançuvez ve peynir ilavesiyle farklılaştırılmış olsa da,…
bazı okullarımızda akıllı tahtalarımız var. eğitim yöneticileri bunu şişinecek böbürlenecek bir durum olarak görüyorlar. hiç olmazsa, “tahtalar akıllı” diye biraz rahatlayabilir miyiz acaba?